23 Eylül 2015 Çarşamba

Yunanistan - Thassos

       
Cennetten bir köşe, Thassos Adası..

           Yunanistan'ı hem çok severdim gitmediğim halde.. Ama Yunanistan ve İtalya'nın her yerinin görülmesi gerektiğini düşündüğüm için adım adım gezmek istedim yani arabayla.. Bu sebepten ötürü listede biraz sonlarda kaldı ama olsun ilk adımı attık bu Kurban Bayramı tatilinde..

           Lise arkadaşlarımla Mardin gezimizden sonra ikinci gezimizi planladık. Üstelik ikimizinde 2 şer yaşlarında birer çocuğu var. Arabayla toplamda (çocuklarla) 6 kişi olarak yola çıktık. Şimdiden söyleyeyim çocuklara tabiki araba koltuğu alamadık yanımıza ama Gümrük memurunun arabada sandwich gibi sıkışmışsınız demesi dışında :) karşımıza olumsuz bir şey çıkmadı. Oda sadece 6 pasaportu eline verdiğimizde, araba 5 kişilik ama siz 6 kişi binmişsiniz dedi. Oysa ki o çocukların kapladığı alanı söylememe gerek yok sanırım..




Yunanistana girdikten sonra sanırım 40 km sonra Feribotların kalktığı iskeleye gittik. Saatinde kalkıyorlar, feribot boş olsa bile. Bizim şansımıza gidişte de, dönüşte de biz biner binmez kalktı feribot. Önceki araştırmalarımızdan martılar konusunda tecrübeliydik ve hemen onlara birşeyler vermek için üst kata çıktık.. Onlarda oldukça tecrübeli olacak ki, nerdeyse direkt elimizden yiyorlardı :) İlk defa bir martıya bu kadar yakın durdum diyebilirim :)



Feribot yolculuğu toplamda 45 dk sürüyor ve oldukça keyifli.. Özel araç ve içindeki 4 yetişkin için toplamda 30 Euro verdik. Hıı bu arada benzin fiyatı lt. 1,45 euro filandı. Yani ucuz filan değil, o nedenle burada da arabanızı doldurabilirsiniz.








        İlk gün otelimizin sahibinin önerisi üzerine Türkçe bilen bir adamın çalıştırdığı restourantta yedik. Karides kesinlikle bizim alışık olduğumuz türden değildi. Hangisi daha güzel ve daha doğru tartışılır ama sanki ben belki de damak tadımın verdiği alışkanlıktan olacak ki, tereyağlı karidesimizi tercih ederim.. Fiyatlar çok da ucuz değil,deniz ürünlerinde. Yani hepsinin porsiyonu ortalama 10 euro, evet porsiyonları çok büyük ama TL ye göre hesaplamak gerekirse 35 TL ye geliyor tabağı.. Kalamar da sossuz ve kalamarın kolu kafası herşeyiyle servis yapıyorlar. Karides i de, ızgara ve domates soslu (tamamen menemene benziyen bir tat) olarak kabuklarıyla birlikte servis yapıyorlar. Eşim uzo yerine Yeni rakı içmek istedi, ee tabi ki o biraz daha pahalı. Biz oranın birası yerine Alman birası tercih ettik ve bu sofraya toplamda 90 Euro para baydık :) Aaa unutmadan bir porsiyon da sardalyalarından istedik ama çok da sevemedik, kimbilir belki de mevsimi olmamasından.. Bir Avrupa şehrine kıyasla kesinlikle uygun ama tabi TL ye çevirince biraz fazla gelmiş olabilir..



     Direkt denize girdiğimiz mekanda olduğu için, çocuklar kumsalda oynamaktan sofrada oturmadılar. Kumsalı gerçekten harikaydı, oralara da geleceğim :)




Otelimizi yada pansiyon mu desek? Booking.com üzerinden ayarladık ve oldukça ucuz oldu. Hemde Kurban bayramı olduğu halde. Tabiki bayram sadece bize ama biliyoruz ki, Türklerin de en çok kaçtıkları yer Yunanistan adaları.. Ama komşumuz bu fırsatı kötüye kullanmamış..




Pansiyonumuz Golden Beach a yakındı ve öncesinde okumuştuk ki burada ki 3 güzel plajdan biri burası.. İki katlı bir evin üst katında kaldık 4 yetişkin olarak. Toplamda 3 gece için 120 Euro verdik. Yani aile başına 60 euro, geceliği 20 Euro ya geldi.. Pansiyonların çoğunda çocukları düşünmüşler ve bahçesine oyun alanları yapmışlar. Ayrıca bizimkinde ücretsiz kullanılabilen bisikletler de vardı.. Vede balkonundan hem deniz, hemde güzel dağlar görüyordu..


           Gelelim plajına.. Biz asıl bahsedilen Golden Plajına girmedik, otelimize yakın olan ve yemek yediğimiz yerdeki denize girelim istedik ilk gün için.. Sonrasında plajları turlarız diye düşündük. İyi ki de öyle yapmışız çünkü en güzel plaj (çocuklu aileler için) kesinlikle burasıydı. Bu alanda Golden Beach in bir uzantısı olarak geçiyor ama bizce daha güzeli. Ertesi gün diğerlerini görünce bu kanıya vardık ve 3 gün boyunca aynı yerde denize girdik. Deniz ve kumsal tamamen kumdan oluşuyor ve çok ince bir kum. Yani gerçekten altın gibi.. Deniz de çok sığ olduğu için çocukları kendi başına bile bırakabiliyorduk...




                              Onların denizde de, kumsalda da keyifleri gayet yerindeydi :)


İkinci gün yemeğimizi farklı bir yerde yemek için mekan aramaya başladık. Yine deniz kenarlarındaki yerlerde yedik. Captain adlı bir mekanı seçtik 2. ve 3. günü.. Çünkü hem en kalabalık burasıydı, hem Türkçe menüsü vardı hemde Balık çorbası her yerde bulunmuyor (örneğin önceki günkü mekanda yoktu) ama burda hergün vardı ve bizde 2 gün de içtik doya doya :) Yarımşar porsiyon söyledik çünkü gerçekten porsiyonları çok büyük.. Sanırım yarım porsiyonu 6 Euro gibi birşeydi.. Kalamar, karides fiyatları aynıydıı..

Şezlonglara para verilmiyor. Sahil boyunca büfe, restourant ve cafe ler var ve bu şezlonglar onlara ait. Gün içinde zaten birşeyler yeme, içme ihtiyacınız oluyor. Hangisinden alırsanız onların şemsiye ve şezlonglarını ücretsiz tüm gün kullanabiliyorsunuz. Biz mesela gün aralarında Yunan döneri yiyip, Yunan biraları içip, Frappe lerini tadıyorduk. Yunan döneri 2,70 Euro ydu ve oldukça doyurucuydu. Biralar markette 1,30 Euro ama sahilde 3 euro civarı. Frappe de sanırım 6 Euro gibi birşeydi.. Fiyatlar dediğim gibi Avrupa şehirlerine kıyasla oldukça uygundu.. Magnet in bir Avrupa ülkesinde ilk defa 1,5 Euro olduğunu gördüm diyebilirim :) Örneğin Norveç te 45 Kron a almıştım yani 15 TL filana denk geliyor :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder