12 Aralık 2015 Cumartesi

Konya

         
           Konya... ah konya... hala aklımda Fırın kebabı, Bamya çorbası, Tirit kebabı.. keşke dönmeden önce birkez daha yeseydim dediğim şeyler :)

            Şimdi efendim, taa aylar öncesinden Şeb-i Arus törenlerine denk gelecek şekilde alınmış uçak biletimizle düştük yollara.. Fakat tabi insan bileti alırken her şeyi çok güzel planlayamıyor. Tamam Şeb-i Arus da semazen gösterisini izleyeceğiz, tamam Konya'nın meşhur yemeklerini yiyeceğiz ve tabi ki Mevlana ve Şems Tebriz'i türbelerini gezeceğiz diye ben Cuma akşamı gidiş, Pazar öğlen dönüş almışım :( Ama şimdiki aklım olsa Cumartesi sabah gidiş, Cumartesi akşam en kötü pazar öğlen dönüş alırdım. Çünkü 1 günde zaten hepsini yapıyorsun. Konya ayrıca çok çabuk uyuyan bir şehirmiş, akşam 9 da abartmıyorum yemek yiyecek yer bulamadık. Hepsi 4-5 gibi kapatıyorlar, sadece bir yer 9 a kadar açıkmış tabi yoğunluktan elinde malzeme kalırsa.. Ne ilginç dimi? Ama öyle.. günlük olarak et alıp, bitince dükkanı kapatıyorlar adamlar..

            Bir kere Konya'daki insanları ben çok sevdim. Çok misafirperverler.. Maddiyata pek önem vermiyor gibiler, zaten aksi olsa 4-5 gibi dükkanları kapatırlar mı? Başka şehirde olsa daha çok satalım, daha çok kazanalım düşüncesi olur, hele ki Şeb-i Arus da. Her dükkan (yada bizim gittiğimiz dükkanlar diyelim) kendi uzman olduğu şeyleri yapıp servis ediyor, sonra başka nerde ne yemeliyiz deyince rakiplerinin yol tariflerini ve usta oldukları menüyü söylüyorlar.. Mevlana'ya yakışır olmuş bu davranışlar.. Oradaki insanlar hakkında çok güzel şeylerle karşılaştık, o nedenle bunları düşünüyorum  ama o konulara sonradan değineyim :)

            Öncelikle kızım doğduğundan beri ilk defa onsuz bir kaçamak yapacağımız için biraz güzel bir otel seçeyim istedim ve Rixos Konya'nın booking üzerinden güzel puan aldığını görüp, orada 2 gecelik yer ayırttım geceliği 62 Euro ya. Ama sonrasında iptal etme şansım da vardı.. yani daha uygun ve güzel bir yer bulsaydım. Daha önce gitmiş arkadaşıma sordum ama onun kaldığı yerler normalin 3 katı fiyat verdiler, meğerse 7-17 Aralık Şeb-i Arus törenlerinde böyle olurmuş. Hatta yerde bulmak oldukça zormuş. O yüzden rezervasyonuma hiç müdahale etmedim ki zaten gittiğimiz tarihte günlüğünü sorduğumda 112 Euro dediler. Gerçekten güzel bir otel ama her ne kadar Mevlana Üniversitesinin yanı başında olsa da, havaalanına ulaşımı biraz meşakkatli.. Tabi otelin ücretli transfer aracını yada taksiyi saymazsak. (Taksi ücretleri orada oldukça pahalı bu arada. Yani havaalanı merkez arası 17 km filandı ama 70 TL tutar dediler. Ee aracın günlüğü zaten 70 TL) Bizde bu nedenle önce 1 günlük araç kiraladık havaalanından. Otelin önünde tramvay var  ve o tramvay tüm merkezleri gezmenizi sağlıyor ama havaalanı için taksi dışında sadece nerdeyse 2 saatte bir kalkan HAVAŞ (10TL) şansınız var, oda otelin yakınlarından geçmiyor maalesef :(

         Biliyorum çok ayrıntılı yazıyorum ama bizim yaptığımız hataları yapmayın diye :) Yoksa şehir güzel, yemekler güzel, girdiğiniz ortamın huzuru güzel.. neden fazla fazla paralar harcayalım dimi ama :)

         İlk gün arabayla gittik her yere ama birde baktık ki türbeler, semazen gösterisi, elimizdeki yemek yenilecek yerler nerdeyse hep aynı mekanda toplanmış ve oraya da tramvay gidiyor. Yani aracın çok da bir esprisi yok. Tabi Ereğli'yi yada Sille ve Çatalhöyük civarını görmek istemiyorsanız. Biz bir Afyon'a niyetlendik, Konya'dan 2 saat uzaklıkta. ama Konya yollarında her yerde radar olduğu ve nerdeyse ortalama 50 km hızla gidildiği için yok kalsın dedik :)
        Ben Konya yolculuğum öncesinde tesadüfi olarak Elif Şafak'ın 'Aşk' ve Ahmet Ümit'in 'Bab-ı Esrar' kitaplarını okuduğum için çok merak ederek çıktım bu yola.. Özellikle Şems Tebriz'inin türbesini..
         Cmt günü önce Mevlana türbesini gezdik (girişte bilet alıyorsunuz ama ücretsiz) sonrasında semazen gösterilerini sorduk bize internetten bilet alabileceğimizi söylediler.  ( http://konyakultur.gov.tr/  ) Girdik baktık, bir gündüz 2 de, birde gece var ama gecedekinde yer kalmamıştı. gündüz olanından alalım dedik, birde baktık ki sadece üst kısımlarda yer kalmış onunda bileti kişi başı 30 TL. Neyse dedik izleyeceğimiz yerden alırız zaten güzel yerlerde yer kalmamış.

Tarihi Tiritçi Mithat - Tirit Kebabı
 Hadi yemek yiyelim daha 2 ye çok var dedik ve listemizde bize en yakın olan yerleri navigasyonla arattık. Yani Mevlana Türbesine en yakın yerlere.. ve sonra fark ettik aslında çoğu gidilmesi gereken yerler o bölgede. Mevlana Caddesinde. Önce Tiritçi Mithat'a gittik (4 gibi elindeki etler bitince kapanıyormuş, haberiniz ola :) ) ve Tirit Kebabı söyledik (porsiyonu 24 TL) bildiğin İskender'in kuşbaşılı hali dedim eşime ve sonra internetten yorumlara bakınca, kendini İskender sanan kebap yorumunu gördüm :) Bende az gurme değilmişim vesselam, sonradan gurme de olabilir tabi :) Bence sosu filan çok kıvamındaydı ve İskender'den daha lezzetliydi..


Sonra ikinci yakın olan yeri, Ali Baba Fırın'ı gözümüze kestirdik, ki zaten oda yürüme mesafesindeydi ama araya bir aktivite sıkıştırmak istedik ve birde baktık ki Şems in türbesi hemen onun yakınında :) Türbeyi ziyaret ettik ve ben Ahmet Ümit in kitabında okuduğum yerleri aramaya çalıştım, ilk karşısındaki otele baktım çünkü roman kahramanı orada kalıyordu. Neden bilmiyorum ama Şems in türbesinde daha çok etkilendim ve biraz daha uzun kaldım ..


Ali Baba - Fırın Kebabı
Ve sonra... Fırın Kebabı (Ali Baba Fırın Kebabı) Porsiyonu sanırım 14 TL gibi bir şeydi çünkü iki ayran ve 1,5 porsiyona 25 TL verdik. Elle yemeliymişiz, o yüzden istemediğiniz sürece çatal vermiyorlar. Bizde tabi ki hakkını vermek için elle giriştik olaya :) Yanına bir baş soğanla servis ediyorlar.. Bence Konya'nın en lezzetli şeyi buydu. Burası da erken kapanan yerlerden, o yüzden siz siz olun doyasıya yiyin :) Şiddetle tavsiye edilir..

Sonra listemizde etli ekmek mekanları vardı.. Cemo ve Bolu Lokantası.. Cemo'nun en geç kapanan mekan olduğunu söylemişlerdi 9 gibi.. Biraz gözlerimizi ve karnımızı doyurduğumuz için tekrar bir aktiviteye atıldık :)


Semazen Gösterisi
Tabi ki semazen gösterisi için Mevlana Kültür Merkezi'nin yolunu tuttuk. Bulunduğumuz yere 1 km uzaklıkta bir yer ve tramvay da gidiyor. Tabi biz araçla gittik. Ama sonra öğrendik ki, yoğunluktan dolayı gösteriyi Konya Büyükşehir Belediyesi Spor ve Kongre Merkezinde yapacaklarmış. Kültür merkezinden yaklaşık 1 km sonrasında ve yine tramvayın geçtiği güzergahta. Biletimiz yoktu tabi ki.. Kapıda elinde telsiz olan birine sorduk, elindeki bir tomar kağıttan 2 tanesini bize verdi. İnternetten çıktısı alınmış 2 bilet hem de en önlerde! Ne kadar deyince.. Belediyemize dua edin yeter dediler. Şuana kadar hiç alışık olmadığımız bir hizmet olduğu için çok şaşırdık ve de sevindik :) İyi ki bileti almamışız dedik ve o huzurlu semazen gösterisini izledik..


Cemo - Etli Ekmek
Ve tabi ki sonra yine yemek, yaşasın yemek yemek :) Sırada Etli Ekmek vardı, öyle ya, Konya'ya kadar gitmişsin etli ekmek yemeden dönersen döverler :) Elimizde iki yerin adı vardı. Biri Bolu Lokantası, diğeri Cemo.. Bolu Lokantasının kaçta kapandığını bilmediğimiz için ve de bir gün öncesinde aç kaldığımız için riske girmedik ve genel olarak 21:00 e kadar açık olan Cemo ya gittik. Açılışı bamya çorbasıyla (8 TL) yaptık ve ben çok beğendim bamyanın bu şekilde yemeğini, sonrasında Etli Ekmek (12 TL), açık ayran -ki özellikle belirtmeliyim ben ayrana bayıldım- ve sacarası tatlıyla birlikte toplamda 46 TL hesap ödedik. Etli ekmek açıkçası gündüz yediklerimin yanında sönük kaldı, bamya çorbasını daha çok beğendim ve Konya'dan döneceğim günün sabahında da bir porsiyon içip öyle döndüm :)
     O akşam hemen Cemo'nun karşısında olduğunu gördüğümüz Budget ofise arabamızı teslim ettik (toplamda 20 TL'lik yakıt harcamışız :) ) ve tramvay la otele döndük. Oda ne? O saatlerde hatta haftasonu merkez duraklar hariç diğer yerlerde bilet alacak yer yok. Güvenlikçiye sorduk nerden alabiliriz diye. Ne dese beğenirsiniz? Siz kalkıp uzaklardan gelmişsiniz şehrimize, biz sizden para mı alacağız. Belediyemize dua edin yeter dedi :) ve ertesi gün yani pazar sabahı yine tramvay durağında aynı durum oldu ve bir ara bağış yaparsınız dediler. Ne ilginç değil mi? Belki de doğal olan şeyler ama o kadar unutmuşuz ki bu davranışları :(
Hamiş: Hımm biz her gittiğimiz yerde bir porsiyon söylüyorduk çünkü niyetimiz hepsini denemekti aynı günde ve de çok erken kapatacakları için çok az zamanımız vardı, yani eritecek çok zaman kalmıyordu. Sonrasında doğru yaptığımızı son gittiğimiz restorandan çıkınca anladık, bu küçük tavsiyem olsun :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder